
ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİ :
Temel esasları Atatürk tarafından belirtilen; düşünce hayatı, ekonomik yaşam, devlet yönetimi ve toplumun temel kurumları ile ilgili gerçekçi düşünce ve ilkelere Atatürkçülük denir. Bu ilkeler, birbiriyle tutarlı ve uyumlu bir bütün oluşturduğundan Atatürkçü düşünce sistemi adını alır.
Atatürkçülüğün Nitelikleri :
1- Milli birlik ve ülkenin bütünlüğüne önem verir.
2- Egemenliğin(yönetim gücünün), millete ait olmasını esas alır.
3- Bağımsızlık ve özgürlükten yanadır.
4- Türk toplumunu , çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkarmayı amaçlar.
5- Akılcı ve bilimseldir.
6- Yurtta ve dünyada barıştan yanadır.
7- Gelişmeye ve yeniliklere açıktır.
8- Dünyadaki insanlığın ortak değerlerini taşıdığı için evrenseldir.
Atatürk ilkeleri bir bütündür ; tek tek değerlendirilemez
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE
2-MİLLİYETÇİLİK: Milliyetçilik ilkesi, millî birlik ve beraberliğimizi güçlendirmeye yöneliktir.
Atatürk'e göre millet (ulus), "dil, kültür ve duygu birliği ile birbirine bağlı vatandaşların oluşturduğu siyasî ve sosyal bütündür." Ülke sınırları içinde yaşayan tüm insanlar; din, mezhep ve etnik köken bakımından hiçbir ayrılık gözetilmeksizin Türk sayılır. Bu nedenle Atatürk milliyetçiliğine göre "Ben Türküm." diyen herkes Türk’tür. Atatürk, "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türk halkına Türk ulusu denir." diyerek bu durumu ifade etmiştir. Atatürk, ülke sınırları içindeki tüm Türk vatandaşlarını birleştirmeye, millî birlik oluşturmaya çalışmıştır.
Atatürk milliyetçiliği; Türk ulusunu sevmeye, ve onun mutluluğu için çalışmaya dayanır.
Atatürk milliyetçiliği, ırklılığa karşıdır. Atatürk’ün tüm halkımızı içine alan “Ne Mutlu Türküm Diyene” sözü bu durumu ortaya koymaktadır.
Atatürk milliyetçiliğinin özellikleri şunlardır:
- Birleştirici ve bütünleştiricidir.
- Vatanın bütünlüğünü ve milletin bağımsızlığını savunur.
- İnsanlığa değer verir.
- Barışçıdır.
- Başka milletlere saygılıdır.
- Irkçılığa karşıdır.
TOPLUMDA DEVLET DESTEĞİ
4-DEVLETÇİLİK (karma ekonomi): Devletçilik ilkesi, Atatürk'ün ekonomi alanındaki görüşlerini ortaya koyar. Devletçilik; büyük kuruluşlara, sermayeye ve pahalı araçlara gereksinim gösteren işlerin ve tarımın devlet tarafından örgütlenip işletilmesidir. Devletçilik ilkesine göre , ulusal gereksinimler nedeniyle devlet, ekonomik yaşamda görev ve sorumluluk yüklenebilecekti. Ayrıca ekonomide devlet yanında özel işletmeler de yer alacak, karma ekonomik düzen gerçekleşecekti.
Devletçilik ilkesi, cumhuriyetin ilk kurulduğu yıllarda ülkenin ekonomik koşulları nedeniyle gerekliydi ve Türkiye'nin o günkü koşullarından doğmuştu. Çünkü, o dönemde ekonomik açıdan , özel işletmelerin yeterince sermayesi ve gücü olmadığı için büyük ekonomik faaliyetlerin devlet tarafından yapılması gerekiyordu.
Devletçilik ilkesi , özel işletmelerin faaliyetlerinin reddedilmesi anlamına gelmez. Bu ilke ile Devlet , ekonomi alanında öncü ve düzenleyici rol oynayacaktı. Kişilerin yapamadıkları işleri yürütecekti. Örneğin ülkemizin kuruluşunun ilk yıllarında ,büyük ekonomik faaliyetleri sadece devlet yaparken ; günümüzde özel işletmeler de fabrikalar açarak ve ticari faaliyetler yaparak ekonomik faaliyetleri devletle birlikte yürütmektedir.
Devletçilik ilkesinin toplumumuza sağladığı yararlar şunlardır:
- Bu ilkeyle 1933-1938 yılları arasında daha önce son derece durgun olan ekonomik yaşam canlandırılmıştır.
- Birinci Beş Yıllık Sanayileşme Plânı uygulanmış ve bugünkü sanayimizin temelleri atılmıştır. Örneğin, Maden Tetkik Arama Enstitüsü ve Etibankın kuruluşuyla maden gelirleri artmıştır. Ayrıca Karabük Demir-Çelik Fabrikası, Dokuma,Şeker ve Çimento fabrikaları kurulmuştur.
- Demir yolları yabancı şirketlerden alınmış ve bunlara yeni demir ve kara yolları eklenmiştir. Böylece çeşitli hizmetlerin yurttaşlara ulaştırılması kolaylaşmıştır.
Özel Sermaye sahiplerinin ekonomiye katılmaları sağlandı.
ATATÜRK’Ü ETKİLEYEN OLAYLAR VE FİKİRLER:
Atatürk'ün düşünce sistemini oluşturmasına neden olan etkenlerden birincisi ,Osmanlı Devletinin sosyal, siyasal ve ekonomik durumudur.
İkincisi ise, Dünyada meydana gelen olaylardır.
Atatürk'ün düşünce sistemini oluştururken birinci olarak, Osmanlı Devletinin şu sosyal, siyasal ve ekonomik durumlarından etkilenmiştir:
Osmanlı Devleti, mutlakıyet ve sonrada meşrutiyetle yönetilen bir devletti. Ülkeyi yönetme yetkisi tek başına padişaha aitti(Mutlakiyet). Devletin son dönemlerinde meşrutiyet yönetimi kabul edilmişti. Ama padişah ve İstanbul Hükûmeti ülkeyi iyi yönetememişti ve devlet zayıflamıştı.
Devletin zayıflamasıyla, Avrupa devletlerinin Osmanlı Devleti üzerindeki siyasal baskılarını arttırmaları.
Fransız İhtilâli ile yayılan milliyetçilik düşüncesinin etkisiyle ve Avrupa devletlerinin de kışkırtmasıyla ; Osmanlı Devleti içindekiazınlıkların(Rumlar,Sırplar,Ermeniler), kendi devletlerini kurmak için ayaklanmaları ve Osmanlı Devletinden ayrılmaları.
Kapitülasyonlar ve uzun süren savaşlar nedeniyle Osmanlı Devletinin ekonomisinin bozulması ve Avrupa Devletlerine bağımlı hale gelmesi.
Kötü ekonomik şartlardan ve eğitimsizlikten dolayı Osmanlı Halkının zor durumda olması.
Birinci Dünya Savaşından sonra imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşmasıyla , Osmanlı ordusunun dağıtılması ve ülkenin işgal edilmesi.
Atatürk'ün düşünce sistemini oluştururken ikinci olarak , Dünyada meydana gelen şu olaylardan etkilenmiştir:
Fransız İhtilali sonucunda ortaya çıkan özgürlük,bağımsızlık,milliyetçilik,demokrasi ve laiklik(din ve devlet işlerinin ayrılması) gibi fikirlerden etkilenmiştir.
Avrupa’da Rönesans’tan ortaya çıkan akılcı ve bilimsel düşüncelerden etkilenmiştir.
Dünyada dini esaslara göre yönetilen devletlerin yerine ; din ve devlet işlerinin ayrıldığı laik devletlerin kurulmasından etkilenmiştir.
Dünyada mutlakiyet ve meşrutiyet yönetilen devletlerin yerine ; halk egemenliğine dayanan demokratik devletlerinkurulmasından etkilenmiştir
CUMHURİYETLE BİR MİLLETİZ
CUMHURİYETİN VATANDAŞLARIYIZ
1-CUMHURİYETÇİLİK: Devlet yöneticilerinin , halkın oyuyla belli bir süre için seçildiği ; millet egemenliğine(yönetim gücüne) dayanan yönetim şekline Cumhuriyet denir.
Cumhuriyetçilik , cumhuriyet yönetimini benimsemek , korumak ve yaşatmak demektir.
Atatürk'e göre "Türk ulusunun karakter ve âdetlerine en uygun olan yönetim, cumhuriyet yönetimidir." Çünkü cumhuriyet; ulusun egemenliğini devletin yurttaşa ve yurttaşın devlete hak ve görevlerini en iyi düzenleyen devlet biçimidir. Cumhuriyetçiliğin başta gelen niteliğini Atatürk, "Egemenlik kayıtsız ve şartsız ulusundur." diye belirtmiştir.
Atatürk’ün Cumhuriyetçiliği , Demokrasiyi temel alır ve şu esaslara dayanır:
1- Egemenlik (yönetim gücü), millete aittir.
2- Devlet yönetiminde son söz , milletin seçtiği meclistedir.
3- Millet adına yasaları , meclis (yasama organı) yapar.
4- Halk , yöneticilerinden memnun olmazsa , belli bir süre sonra başkalarını seçebilir.
5- Millet , seçme ve seçilme hakkını kullanarak devlet yönetimine katılır.
Atatürk'ün cumhuriyetçilik ilkesi doğrultusunda anayasamızın birinci maddesinde "Türkiye Devleti bir cumhuriyettir." ifadesi yer almıştır. ikinci maddede de, cumhuriyet yönetiminin niteliği olarak , “Türkiye Cumhuriyeti Devleti demokratik,laik ve sosyal bir hukuk devletidir” ifadesine yer verilmiştir. Anayasamızdaki bu maddeler değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.
Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'nin her alanda geliştirilmesinde ve korunmasında Türk Gençliğini temel bir güç kaynağı olarak düşünür. Çünkü, gençlik bir ülkenin geleceğidir. Bu nedenle Atatürk, en büyük eserim dediği Cumhuriyet’i , iç ve dış tehditlere karşı Türk Gençliğine emanet etmiştir.Bizler , bu emaneti korumak ve yaşatmak için görevlerimizi en iyi şekilde yapmalıyız.

ATATÜRKÇÜLÜK
TÜRK ÇAĞDAŞLAŞMASI
ATATÜRK’Ü ETKİLEYEN OLAYLAR VE FİKİRLER:
Atatürk'ün düşünce sistemini oluşturmasına neden olan etkenlerden birincisi ,Osmanlı Devletinin sosyal, siyasal ve ekonomik durumudur.
İkincisi ise, Dünyada meydana gelen olaylardır.
Atatürk'ün düşünce sistemini oluştururken birinci olarak, Osmanlı Devletinin şu sosyal, siyasal ve ekonomik durumlarından etkilenmiştir:
Osmanlı Devleti, mutlakıyet ve sonrada meşrutiyetle yönetilen bir devletti. Ülkeyi yönetme yetkisi tek başına padişaha aitti(Mutlakiyet). Devletin son dönemlerinde meşrutiyet yönetimi kabul edilmişti. Ama padişah ve İstanbul Hükûmeti ülkeyi iyi yönetememişti ve devlet zayıflamıştı.
Devletin zayıflamasıyla, Avrupa devletlerinin Osmanlı Devleti üzerindeki siyasal baskılarını arttırmaları.
Fransız İhtilâli ile yayılan milliyetçilik düşüncesinin etkisiyle ve Avrupa devletlerinin de kışkırtmasıyla ; Osmanlı Devleti içindeki azınlıkların(Rumlar,Sırplar,Ermeniler), kendi devletlerini kurmak için ayaklanmaları ve Osmanlı Devletinden ayrılmaları.
Kapitülasyonlar ve uzun süren savaşlar nedeniyle Osmanlı Devletinin ekonomisinin bozulması ve Avrupa Devletlerine bağımlı hale gelmesi.
Kötü ekonomik şartlardan ve eğitimsizlikten dolayı Osmanlı Halkının zor durumda olması.
Birinci Dünya Savaşından sonra imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşmasıyla , Osmanlı ordusunun dağıtılması ve ülkenin işgal edilmesi.
Atatürk'ün düşünce sistemini oluştururken ikinci olarak , Dünyada meydana gelen şu olaylardan etkilenmiştir:
Fransız İhtilali sonucunda ortaya çıkan özgürlük,bağımsızlık,milliyetçilik,demokrasi ve laiklik(din ve devlet işlerinin ayrılması) gibi fikirlerden etkilenmiştir.
Avrupa’da Rönesans’tan ortaya çıkan akılcı ve bilimsel düşüncelerden etkilenmiştir.
Dünyada dini esaslara göre yönetilen devletlerin yerine ; din ve devlet işlerinin ayrıldığı laik devletlerin kurulmasından etkilenmiştir.
Dünyada mutlakiyet ve meşrutiyet yönetilen devletlerin yerine ; halk egemenliğine dayanan demokratik devletlerin kurulmasından etkilenmiştir.
ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİ :
Temel esasları Atatürk tarafından belirtilen; düşünce hayatı, ekonomik yaşam, devlet yönetimi ve toplumun temel kurumları ile ilgili gerçekçi düşünce ve ilkelereAtatürkçülük denir. Bu ilkeler, birbiriyle tutarlı ve uyumlu bir bütün oluşturduğundan Atatürkçü düşünce sistemi adını alır.
Atatürkçülüğün Nitelikleri :
1- Milli birlik ve ülkenin bütünlüğüne önem verir.
2- Egemenliğin(yönetim gücünün), millete ait olmasını esas alır.
3- Bağımsızlık ve özgürlükten yanadır.
4- Türk toplumunu , çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkarmayı amaçlar.
5- Akılcı ve bilimseldir.
6- Yurtta ve dünyada barıştan yanadır.
7- Gelişmeye ve yeniliklere açıktır.
8- Dünyadaki insanlığın ortak değerlerini taşıdığı için evrenseldir.
9- Atatürk ilkeleri bir bütündür ; tek tek değerlendirilemez.
ATATÜRK İLKELERİ :
Türkiye Cumhuriyetinin ve Atatürkçülüğün temel olan ve 1937 yılında anayasamıza konulan Atatürk ilkeleri şunlardır:
1- Cumhuriyetçilik
2- Milliyetçilik
3- Halkçılık
4- İnkılapçılık
5- Laiklik
6- Devletçilik
CUMHURİYETLE BİR MİLLETİZ
CUMHURİYETİN VATANDAŞLARIYIZ
1-CUMHURİYETÇİLİK: Devlet yöneticilerinin , halkın oyuyla belli bir süre için seçildiği ; millet egemenliğine(yönetim gücüne) dayanan yönetim şekline Cumhuriyetdenir.
Cumhuriyetçilik , cumhuriyet yönetimini benimsemek , korumak ve yaşatmak demektir.
Atatürk'e göre "Türk ulusunun karakter ve âdetlerine en uygun olan yönetim, cumhuriyet yönetimidir." Çünkü cumhuriyet; ulusun egemenliğini devletin yurttaşa ve yurttaşın devlete hak ve görevlerini en iyi düzenleyen devlet biçimidir. Cumhuriyetçiliğin başta gelen niteliğini Atatürk, "Egemenlik kayıtsız ve şartsız ulusundur." diye belirtmiştir.
Atatürk’ün Cumhuriyetçiliği , Demokrasiyi temel alır ve şu esaslara dayanır:
1- Egemenlik (yönetim gücü), millete aittir.
2- Devlet yönetiminde son söz , milletin seçtiği meclistedir.
3- Millet adına yasaları , meclis (yasama organı) yapar.
4- Halk , yöneticilerinden memnun olmazsa , belli bir süre sonra başkalarını seçebilir.
5- Millet , seçme ve seçilme hakkını kullanarak devlet yönetimine katılır.
Atatürk'ün cumhuriyetçilik ilkesi doğrultusunda anayasamızın birinci maddesinde "Türkiye Devleti bir cumhuriyettir." ifadesi yer almıştır. ikinci maddede de, cumhuriyet yönetiminin niteliği olarak , “Türkiye Cumhuriyeti Devleti demokratik,laik ve sosyal bir hukuk devletidir” ifadesine yer verilmiştir. Anayasamızdaki bu maddeler değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.
Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'nin her alanda geliştirilmesinde ve korunmasında Türk Gençliğini temel bir güç kaynağı olarak düşünür. Çünkü, gençlik bir ülkenin geleceğidir. Bu nedenle Atatürk, en büyük eserim dediği Cumhuriyet’i , iç ve dış tehditlere karşı Türk Gençliğine emanet etmiştir.Bizler , bu emaneti korumak ve yaşatmak için görevlerimizi en iyi şekilde yapmalıyız.
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE
2-MİLLİYETÇİLİK: Milliyetçilik ilkesi, millî birlik ve beraberliğimizi güçlendirmeye yöneliktir.
Atatürk'e göre millet (ulus), "dil, kültür ve duygu birliği ile birbirine bağlı vatandaşların oluşturduğu siyasî ve sosyal bütündür." Ülke sınırları içinde yaşayan tüm insanlar; din, mezhep ve etnik köken bakımından hiçbir ayrılık gözetilmeksizin Türk sayılır. Bu nedenle Atatürk milliyetçiliğine göre "Ben Türküm." diyen herkes Türk’tür. Atatürk, "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türk halkına Türk ulusu denir." diyerek bu durumu ifade etmiştir. Atatürk, ülke sınırları içindeki tüm Türk vatandaşlarını birleştirmeye, millî birlik oluşturmaya çalışmıştır.
Atatürk milliyetçiliği; Türk ulusunu sevmeye, ve onun mutluluğu için çalışmaya dayanır.
Atatürk milliyetçiliği, ırklılığa karşıdır. Atatürk’ün tüm halkımızı içine alan “Ne Mutlu Türküm Diyene” sözü bu durumu ortaya koymaktadır.
Atatürk milliyetçiliğinin özellikleri şunlardır:
- Birleştirici ve bütünleştiricidir.
- Vatanın bütünlüğünü ve milletin bağımsızlığını savunur.
- İnsanlığa değer verir.
- Barışçıdır.
- Başka milletlere saygılıdır.
- Irkçılığa karşıdır.
3-HALKÇILIK(eşitlik): Halk, bir ülkedeki vatandaşların bütünüdür. Atatürk, halk ve ulus sözcüklerini aynı anlamda; sınıf ayrıcalıklarının olmadığı toplum anlamında kullanıyordu.
Atatürk’ün Halkçılık ilkesine göre ; insanlar zengin-fakir, kadın-erkek ,patron-işçi gibi sınıflara ayrılmadan eşit olarak kabul edilir.
Atatürk "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türk halkına Türk ulusu denir." demiştir. Burada da belirtildiği gibi halkçılık ilkesi, milliyetçilik ve cumhuriyetçilikilkeleri sonucu ortay çıkmıştır ve bunlar birbirini tamamlayan ilkelerdir.
Atatürk’ün Halkçılık ilkesinin özellikleri şunlarıdır :
- Halkçılık ilkesine göre , herkes kanunlar önünde eşittir.
- Ülkede hiçbir kişiye, aileye ve toplumsal sınıfa ayrıcalık tanınamaz.
- Ülkede herkes, devlet hizmetlerinden eşit yararlanma hakkına sahiptir.
- Halk , devlet yönetiminde söz sahibidir.
TOPLUMDA DEVLET DESTEĞİ
4-DEVLETÇİLİK (karma ekonomi): Devletçilik ilkesi, Atatürk'ün ekonomi alanındaki görüşlerini ortaya koyar. Devletçilik; büyük kuruluşlara, sermayeye ve pahalı araçlara gereksinim gösteren işlerin ve tarımın devlet tarafından örgütlenip işletilmesidir. Devletçilik ilkesine göre , ulusal gereksinimler nedeniyle devlet, ekonomik yaşamda görev ve sorumluluk yüklenebilecekti. Ayrıca ekonomide devlet yanında özel işletmeler de yer alacak, karma ekonomik düzen gerçekleşecekti.
Devletçilik ilkesi, cumhuriyetin ilk kurulduğu yıllarda ülkenin ekonomik koşulları nedeniyle gerekliydi ve Türkiye'nin o günkü koşullarından doğmuştu. Çünkü, o dönemde ekonomik açıdan , özel işletmelerin yeterince sermayesi ve gücü olmadığı için büyük ekonomik faaliyetlerin devlet tarafından yapılması gerekiyordu.
Devletçilik ilkesi , özel işletmelerin faaliyetlerinin reddedilmesi anlamına gelmez. Bu ilke ile Devlet , ekonomi alanında öncü ve düzenleyici rol oynayacaktı. Kişilerin yapamadıkları işleri yürütecekti. Örneğin ülkemizin kuruluşunun ilk yıllarında ,büyük ekonomik faaliyetleri sadece devlet yaparken ; günümüzde özel işletmeler de fabrikalar açarak ve ticari faaliyetler yaparak ekonomik faaliyetleri devletle birlikte yürütmektedir.
Devletçilik ilkesinin toplumumuza sağladığı yararlar şunlardır:
- Bu ilkeyle 1933-1938 yılları arasında daha önce son derece durgun olan ekonomik yaşam canlandırılmıştır.
- Birinci Beş Yıllık Sanayileşme Plânı uygulanmış ve bugünkü sanayimizin temelleri atılmıştır. Örneğin, Maden Tetkik Arama Enstitüsü ve Etibankın kuruluşuyla maden gelirleri artmıştır. Ayrıca Karabük Demir-Çelik Fabrikası, Dokuma,Şeker ve Çimento fabrikaları kurulmuştur.
- Demir yolları yabancı şirketlerden alınmış ve bunlara yeni demir ve kara yolları eklenmiştir. Böylece çeşitli hizmetlerin yurttaşlara ulaştırılması kolaylaşmıştır.
- Özel Sermaye sahiplerinin ekonomiye katılmaları sağlandı.
5-LAİKLİK : Lâiklik, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrı yürütülmesidir. Lâik devlet, din kurallarına göre yönetilmez, hukuk kurallarıyla yönetilir. Hukuk kuralları da din kurallarından ayrıdır ve dine dayandırılamaz. Hukuk kurallarını devlet, toplumun gereksinimlerinin akılcı ve bilimsel yönden değerlendirilmesine göre düzenler. Bu nedenle lâiklik ilkesi, devlet yönetiminde aklın ve bilimin esas alınmasını öngörür.
Lâiklik ilkesi, bütün yurttaşların din, vicdan ve ibadet özgürlüklerini güvence altına alır. Atatürk, bu konu üzerinde önemle durmuştur. Lâik sözcüğünün açıklamasına şu notun eklenmesini istemiştir: "Lâiklik, yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Bütün yurttaşların vicdan, ibadet ve din özgürlüğünü de üstlenmek demektir." Lâik devlet, bireylerin din, vicdan ve ibadet özgürlüklerini sağlar ve korur.
Laiklik , dinsizlik anlamına gelmez. Sadece dini inançları insanın vicdani özgürlüğüne bırakır. Bu nedenle insanlar, istediği dine inanma ve ibadet etme özgürlüğüne sahiptir.
Laik devlet, aralarında ayrım gözetmeksizin bütün dinlere karşı tarafsız kalır ve dinsel inançları güvence altına alır. Dinsel inanç ve duyguların istismar edilmesine izin vermez.
Ülkemizin devlet yönetiminde Laikliğin gerçekleşmesinin aşamaları şunlardır :
1. Saltanatın kaldırılması (1922)
2. Halifeliğin kaldırılması (1924)
3. Tevhidi Tedrisat (öğretim birliği) Kanun ile medreselerin kaldırılması (1924)
4. Dini bir kurum olan Şeri’ye Evkaf Vekaletinin kaldırılması (1924)
5. Tekke ve zaviyelerin kapatılması (1925)
6. Dini kurullara göre olan Mecelle Kanunu yerine , Medeni Kanun’un kabul edilmesi (1926)
7. 1924 Anayasasındaki “Devletin dini İslam’dır” maddesinin kaldırılması (1928)
8. Anayasaya , laiklik ilkesinin konulması (1937)
HER ALANDA YENİLİK
6-İNKILAPÇILIK: inkılap(devrim); değişime, gelişmeye ve yeniliklere ayak uydurma anlamına gelmektedir. Atatürk’e göre inkılap; eskiyi ve kötüyü kaldırıp, yerine yeniyi ve iyiyi koymaktır. Bu anlayış yaşanılan zamana uymayı ve çağdaşlaşmayı kapsar.
İnkılâpçılık ilkesi; Türk toplumu ile devletinin yeniliklere ve gelişmelere açık olmasını gerektiren ilkedir. İnkılapçılığa göre ; Türkiye’nin kurulmasından sonra ,Osmanlı zamanından kalan eski ve zamana uymayan kurumlar kaldırışmış ve yerlerine yeni çağdaş kurumlar kurulmuştur.örneğin ; takvim, saat ve ölçülerde değişiklik yapılmış ; medreseler kaldırılıp, onların yerine çağdaş bilimsel eğitim veren okullar kurulmuştur.
Atatürk’e göre Türk Devriminin(inkılabının) amacı "Türkiye Cumhuriyeti halkını, tamamen çağdaş ve uygar bir sosyal toplum durumuna getirmektir." Atatürk önderliğindeki bu devrim; aklın ve bilimin yol göstericiliğinde çağdaş yaşam biçimini hedefler. Bu nedenle, kişi ve toplumların sürekli yeniliklere açık ve dinamik olmaları gerekir.
İnkılâpçılık ilkesi , Atatürkçü düşünce sistemine ve diğer Atatürk ilkelerine yenilik , değişim , gelişim ve süreklilik kazandırmıştır.
İNKILAPLARIN TEMEL DAYANAĞI
Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli Atatürk ilkelerine dayanır. Atatürk ilkelerine sahip çıkmak demek, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni yaşatmak demektir. Bu nedenle Atatürk ilkeleri, Türkiye Cumhuriyeti Devleti açısından son derece önemlidir.
Atatürk ilkeleri sayesinde ulusumuz hem siyasal hem de ekonomik ve kültürel bağımsızlığa kavuşmuştur. Ulus egemenliğine dayanan cumhuriyete sahip olabilmiştir. Devlet yönetiminde din kurallarının değil, hukuk kurallarının geçerliliği Atatürk ilkeleriyle olanaklı duruma gelmiştir. Bu ilkeler sayesinde ülkemiz uygar ülkeler arasında yerini alabilmiştir. Türk gençleri bilimsel düşünceye dayanan, ulusal birliği güçlendiren lâik eğitime kavuşabilmiştir. Bu nedenle Atatürk ilkeleri ulusumuz için son derece önemlidir.
Atatürk ilkeleri, Türk ulusunun çağdaşlaşmasını sağlamıştır. Çünkü, cumhuriyetçilik ilkesiyle ulus egemenliği ve çağdaş hukuk geçerli olmuştur. Demokrasi yerleşip kökleşmiştir. Çünkü cumhuriyet olan devlet biçimine en uygun yönetim demokrasidir. Böylece çağdaş bir devlet yapısı ortaya çıkmıştır. Milliyetçilik ilkesi, ulusun birlik ve beraberlik içinde çağdaşlaşma çabasına girmesini sağlamıştır. Halkçılık ilkesi, ülkemizi halkın çıkarlarını ön plâna alan bir yönetime kavuşturmuştur. Devletçilik ilkesiyle ekonomide gelişme sağlanmıştır. Lâiklik ilkesi, Atatürk devriminin temel taşı olmuş ve ulusumuzu Orta Çağ karanlığından kurtarmıştır. İnkılâpçılık ilkesi ile ise sürekli çağdaşlaşmayı gerçekleşmiştir.
Atatürk ilkelerine sahip çıkmak ve devamlılığını sağlamak ulusumuzun bugüne ve geleceğe güvenle bakabilmesi için gereklidir. Eğer bu yapılmazsa devlet otoritesi sarsılabilir. Toplum yönetilemez duruma gelebilir. Devletin ülkesi ve ulusuyla olan bütünlüğü parçalanabilir. Çağdaş anlayış yıkılabilir. Ülkemiz içten bölünebilir ya da başka ülkelerin egemenliği altına girebilir. Bütün bunların olmaması için hepimiz, Atatürk ilkelerine sahip çıkmalıyız.
ATATÜRK İLKELERİNE SAHİP ÇIKMAK
Modern Türkiye'nin kuruluşunda Atatürk ilkeleri önemli bir yere sahiptir. Bu önemi fark edebilmek için Kurtuluş Savaşı'nın başlarında ülkemizin durumunu iyi bilmek gerekir. Atatürk, Türk devrimini şöyle anlatıyor: "Uçurumun kenarında yıkık bir ülke...Türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar... Yıllarca süren savaş...Ondan sonra içeride ve dışarıda saygı ile tanınan yeni yurt, yeni toplum, yeni devlet ve bunları başarmak için aralıksız devrimler... İşte Türk genel devriminin kısa ifadesi..."
Atatürk böyle bir durumda öncelikle Türk ulusuna güvendi. Devrimleri onun benimseyip kabul edeceğine inandı. Sonra hızla cumhuriyet kuruldu. Lâiklik kabul edildi. Lâtin esasına dayalı alfabe kullanılmaya başlandı. Kılık kıyafet uygar duruma getirildi. Tekke ve zaviyeler kapatıldı. Uluslar arası takvim ve saat kabul edildi. Eğitim, tarih ve dil anlayışı değişti. Kadınlara erkeklerle eşit haklar tanındı. Modern hukuk kuralları dinsel hukuk kurallarının yerini aldı. Bütün bunlar, Atatürk ilkelerinin uygulanışıyla yaşama geçirilebildi. Ulusumuzun o günkü durumu ile bugününü karşılaştırmak bizlere Atatürk ilkelerinin önemini daha iyi anlama olanağı verir. Atatürk’ün devrimlerini emanet ettiği Türk Halkı olarak bizlere düşen görev, onun ilkelerine ve inkılaplarına sahip çıkmak ve korumaktır.
EN BÜYÜK ESER
MAZLUM MİLLETLER
CUMHURİYET BİZE EMANET
