top of page

ÜNİTE 1

"BİR KAHRAMAN DOĞUYOR"

ÜNİTE 1

BİR KAHRAMAN DOĞUYOR

 

Batıya Erken Açılan Kent:Selanik

Selanik bugün Yunanistan’ın bir şehridir. Liman şehri olan Selanik’te canlı bir ticaret vardı. Şehirde Türklerle birlikte Rum, Bulgar, Sırp, Yahudi ve Ermeniler yaşamaktaydı. Bu çok uluslu yapı kültürel olarak zenginleşmesini sağlamıştır. Fakat bu milletler Fransız İhtilalı’nın yaydığı milliyetçilik akımından etkilendiler. Emperyalist devletlerinde kışkırtmasıyla bağımsızlık için isyan ettiler.

!Gelişmiş bir kent olan Selanik Atatürk’ün fikri zenginliğinin ve ufkunun gelişmesine olumlu etki yapmıştır.

Osmanlı aydınları devletin parçalanmasını önlemek amacıyla çeşitli fikir akımları (Osmanlıcılık, Batıcılık, İslamcılık, Türkçülük)geliştirdiler.

                Atatürk’ün Hayatı:

                Babası Ali Rıza Efendi annesi Zübeyde Hanım’dır. Babası önce gümrük memurluğu sonrada tüccarlık yapmıştır. Zübeyde Hanım ev hanımıydı.

Atatürk 1881 yılında Selanik’te Koca Kasım Mahallesi Islahane caddesindeki evde doğdu. Ailesi Rumeli’nin Türkleştirilmesi için Anadolu’dan gönderilen Türkmen’lerdendir.

                M. Kemal Okulda:

#Mahalle Mektebi

#Şemsi Efendi İ.O.:Selanik’in ilk özel Müslüman okuludur.Modern bir öğretim vermiştir.Bu okulda iken babası ölmüştür.

#Selanik Mülkiye Rüştiyesi: Öğretmeninden dayak yediği için ayrıldı.

#Selanik Askeri Rüştiyesi: Matematik öğretmeni (Mustafa Sabri) Kemal adını verdi. Matematiğe olan ilgisi ilerde de devam etmiştir.’’Geometri’’ isimli bir kitap yazmış, bugün kullandığımız birçok matematik terimine isim vermiştir

#Bu dönemde Osmanlı Devleti’nde eğitim birliği yoktu(Dini eğitim veren medrese ve mektepler, askeri okullar, modern okullar, yabancı okulları, azınlık okulları).

#Manastır Askeri İdadisi: Edebiyata ve tarihe merak saldı. Türk Tarihini iyi öğrendi. Türk halkını tanıdı.

#Harp Okulu

#Harp Akademisi                                                                                                                                                                               

                Cepheden Cepheye Mustafa Kemal

                !İlk görevi Şam’daki 5.ordu oldu. (Vatan ve Hürriyet Derneği’ni kurdu.)Buradan Manastır’a geldi.(3.Ordu)

                !13 Nisan 1909’da meşrutiyet karşıtları İstanbul’da ayaklandı.31 Mart olayı denen isyanı, ismini M.Kemal’in verdiği hareket ordusu bastırdı. Bu ordunun kurmay başkanı M.Kemal’di.

                M.Kemal Trablusgarb’ta (İlk başarısı)

Sömürge arayan İtalya gözünü Trablugarp’a (Libya) dikti. İngiltere ve Fransa bu duruma göz yumdular. Çünkü İtalya’nın Almanlara yaklaşmasını istemiyorlardı.

Osmanlı, gemileri Haliç’te çürütüldüğü için denizden, Mısır İngiliz işgali altında olduğu için karadan yardım gönderemedi. Mustafa Kemal, Enver gibi gönüllü subaylar buraya gittiler. M.Kemal Bingazi, Derne, Tobruk’ta başarılı savaşlar yaptılar. İtalya Osmanlı’yı barışa zorlamak için 12 adayı işgal etti. Çanakkale Boğazını ablukaya aldı. Balkan savaşı tehlikesi üzerine Osmanlı gönüllü subayları geri çağırdı. İtalya ile Uşi Antlaşmasını imzaladı.12 ada geçici olarak İtalya’ya bırakıldı(Yunanistan’ın işgal etmesini engellemek için).Trablusgarb halkı dini ve kültürel bakımdan Osmanlı halifesine bağlı olacaktı.(Kültürel bağlar kopartılmak istenmemiştir.

                Balkan Savaşları:

Yunanistan, Bulgaristan, Sırbistan, Karadağ birleşerek Osmanlı’yı Balkanlardan atmak istediler.

(!Mustafa Kemal bu savaşta Gelibolu’da görevliydi. Bu Çanakkale savaşlarında işine geldi. Çünkü bölgeyi tanımıştı.)

      *İngiltere savaştan önce sınır değişikliğine izin vermeyeceğini açıkladı. Çünkü savaşı Osmanlı’nın kazanacağını düşünüyordu. Savaşı Osmanlı kaybedince sözünü unuttu.

      Osmanlı silah cephane bakımından yetersiz olması ordunun içine siyaset girmesi vs. nedenlerden dolayı yenildi. Londra Antlaşması imzalandı. Buna göre; Osmanlı’nın Balkan sınırı Midye-Enez oldu. Ege adalarının çoğunluğu Yunanistan’ın oldu. Bu arada sınırı kalmadığı için Arnavutluk bağımsız oldu.

Fakat Balkan ülkeleri aldıkları bu toprakları paylaşamadılar ve savaş yeniden başladı. Romanya da savaşa katıldı. Osmanlı Edirne ve Kırklareli’ni geri aldı.

 

M.Kemal Çanakkale’de

İtilaf devletleri Rusya’ya yardım etmek ve Osmanlı Devtleti’ni savaş dışı bırakmak için Çanakkale’ye saldırdılar.Denizden başarılı olamayınca Gelibolu Yarımadası’na çıkarma yaptılar.M.Kemal , Anafartalar, Conkbayırı ve Arıburnu’nda büyük başarılar kazandı.Albay oldu.

Sonuçları:

1-Savaş 2 yıl uzadı.

2-Rusya savaştan çekildi.

3-Rusya’da ihtilal oldu.

4-Türk ordusunun iyi yönetildiği takdirde neler yapabileceğini herkes gördü.

5-Bu zafer ilerde M.Kemal’i Kurtuluş Savaşı lideri yaptı.

!-Bu savaşta M.Kemal’in ileri görüşlülüğünü, askeri dehasını,liderliğini ve kararlılığını görüyoruz.

Kafkas Cephesi’nde

Dağınık birlikleri topladı.Eksiklerini giderdi.Ruslardan Muş ve Bitlis geri alındı.(Bu cephede de sabır ve disiplin anlayışını görüyoruz.)

Suriye Cephesi’nde

Osmanlı’nın Kanal harekatı başarısız olunca İngilizler, Araplarla birlikte saldırıya geçtiler.Bu sırada M.Kemal Suriye’de bulunan 7.orduya atandı.Alman komutanlarla tartıştığı için istifa etti.Fakat daha sonra 7.orduya komutan olarak geri döndü.Halep’te İngilizleri durdurdu.

Dört Şehir Ve M.Kemal

Selanik:Osmanlı’nın batıdaki en gelişmiş şehridir.İşlek bir limana sahiptir.Avrupa ile demiryolu bağlantısı vardı.Farklı milletler bir arada yaşıyordu.Bir çok dilde yayınlanan gazete vardı.Avrupa’da çıkan  gazete ve dergileri (Kitapları) anında okuma imkanı vardı.Burada Meşrutiyeti ilan ettirmek isteyen İttihat ve Terakki Cemiyeti faaliyette idi. M.Kemal de bu cemiyete girdi,ancak görüş farklılığından dolayı geri çıktı.

!-Deniz ve demiryolu bağlantısı ile Avrupa’daki fikir akımları kolayca Selanik’e geliyordu. Padişahın baskısının az olması ve farklı ulusların bir arada yaşaması dolayısıyla bu fikir akımları yerleşiyordu.

Manastır:(Makedonya) : M. Kemal’in askeri idadiyi okuduğu Manastır canlı bir ticarete sahipti. Konsolosluk binaları vardı. Aralarında çekişmeler olan farklı uluslar vardı.

!-M. Kemal burada Namık Kemal’in ve Mehmet Emin Yurdakul’un eserleri ile tanıştı. Tarih bilinci burada başladı. Fransız düşünürlerinin eserlerini okudu.

!-Yabancı devletlerin müdahaleleri (Manastır’daki) M. Kemal’de Türklerin geleceği ile ilgili ilk soru işaretlerini uyandırdı.

İstanbul: Başkent’te siyasi faaliyetleri yakından takip etti. Beyoğlu ve Galata şehrin batıya açılan yüzüydü. Tiyatro, konser ve balolar düzenleniyordu. Fransızca gazeteler vardı. M. Kemal okul yıllarında arkadaşlarına konferans niteliğinde konuşmalar yaparken sonraları evinde toplantılar yapıp ülke sorunlarını tartışmıştır.

Öğrenim hayatı boyunca okuduğu eserler M. Kemal ‘e gerçekçi, akılcı ve bilimsel bir düşünce yapısı kazandırmıştır. Bu yüzden olaylara aklın ve bilimin ışığında yaklaşmıştır. Bu düşünceler ilke ve inkılâpların temel dayanağı olmuştur.

Sofya ( Bulgaristan) :Balkan Savaşlarından sonra askeri ateşe olarak Sofya’ya gönderildi. Sosyal hayat çok canlıydı. Düzenlenen birçok balo, yemekli toplantıda üst düzey Avrupalı yetkililerle görüştü. Bulgaristan’da kalan Türklerle yakından ilgilendi. Türklerin yaşadığı yerleri ziyaret etti. Türkçe yayınlanan gazetelerle irtibat kurdu. Bulgar meclisinin toplantılarına katıldı. M. Kemal gözlemlerinin yer aldığı raporlarına kendi analizlerini de ekleyerek hükümetine gönderdi.

ATATÜRK’ÜN KİŞİSEL ÖZELLİKLERİ VE ÇEŞİTLİ YÖNLERİ
1-VATANSEVERLİĞİ
Atatürk, vatanı ve milleti için yaptıklarını asla yeterli bulmayan engin bir ruh yüceliğine sahipti.Sahip olduğu mal varlıklarını,millete bağışladığı günlerde,”Ben icap ettiği zaman en büyük hediyem olmak üzere,Türk milletine canımı vereceğim “demişti. Atatürk denilince ”vatan”,vatan denilince”Atatürk”akla gelir. Bu iki isim birbiriyle ayrılmaz bir bütündür. Atatürk,vatanını karış karış tanımıştı.Bu konuda,”Yurt toprağı!Sana her şey feda olsun.Kutlu olan sensin.Hepimiz senin için fedaiyiz,fakat sen Türk ulusunu ebedi hayatta yaşatmak için feyizli kalacaksın...”diyordu.
Atatürk’ün vatanseverliği, Türk toplumunun üstün gücüne dayanıyordu. Ona göre, Türk ulusunun karakteri yüksekti. Türk ulusu, zeki idi. Türk ulusu, birlik ve beraberlik içinde güçlükleri yenmesini bilen bir ulustu. 
2-İDEALİSTLİĞİ
Atatürk’ün en güçlü yönlerinden biri, idealist olması idi. En büyük tutkusu, büyük gücüyle milletine yararlı olmaktı. Atatürk, eşi güç bulunan bir idealistti. İdeali için benimsediği ilkelerinden asla taviz vermezdi. Atatürk’ün ruh yapısında bir idealistin nitelikleri yerleşmiş ve gelişmişti. Öğrenciliğinden beri, tüm davranışlarında bu özelliği dikkati çekmiştir. Bir gün, “En büyük eseriniz hangisidir?” sorusuna şöyle cevap verir: “Benim yaptığım işler, biri diğerine bağlı ve gerekli olan şeylerdir. Fakat bana yaptıklarımdan değil, yapacaklarımdan bahsediniz.” demişti.
3-HAKİKATİ ARAMA GÜCÜ
Atatürk, her konuda gerçekçi düşünen bir önderdi. Hiçbir işi şansa bırakmazdı. “Bizim akıl, zekâ ile hareket etmek şiarımızdır.” diyordu. Önemli bildiği her sorun üzerinde gereği gibi durur, düşünür, o sorunu en derin noktasına kadar inceler, bütün hesaplarını buna göre yapardı. Böylece çok güç, çok karmaşık sorunların bile, en kolay ve en kestirme çözüm yollarını bulurdu. 
4-YARATICI ZİHNİYETİ
Atatürk, en zor anlarda dahi üstün yaratıcı düşünceleriyle, sorunlara çözümler bulan ve bunları başarıyla uygulayabilen bir önderdi. Yaratıcı düşünceleriyle kimsenin hayal dahi edemediği işleri başarabilmiştir. Atatürk, kendini olayların akışına uymayı zorunlu gören ve buna göre davranan bir kişi değil, aksine olayların dışına ve üstüne çıkıp, olaylara kendi görüşünün ve düşüncesinin biçimini veren bir önderdi. Atatürk’ün gerçekleştirdiği her işinde yaratıcı düşüncesini görmek mümkündür.
5-SABIR VE DİSİPLİN ANLAYIŞI
Atatürk’ü her alanda başarıya ulaştıran özelliklerden birisi de, sahip olduğu sabır ve üstün disiplin anlayışıdır. Hiçbir konuda aceleci olmayan Atatürk, önce düşünür, araştırır, tartışır ve ondan sonra kararını verir ve bu kararı uygulardı. 16 Mayıs 1919’da Samsun yolculuğuna çıktığında, gelecekte neler yapacağını milli bir sır olarak saklamış ve günü geldiğinde her birini gerçekleştirmiştir. Sakarya ve Büyük Taarruz öncesi TBMM’de karşılaştığı tüm eleştirileri, büyük bir sabır örneği göstererek anlayışla karşılamıştır. “Hayatın her çalışma safhasında olduğu gibi, özellikle öğretim hayatında da disiplin, başarının esasıdır.”diyen Atatürk, her işin temelinde disiplinin bulunduğuna inanırdı.
6- İLERİ GÖRÜŞLÜLÜĞÜ 
Atatürk, ileriyi çok iyi gören bir önderdi: “Yolunda yürüyen bir yolcunun yalnız ufku görmesi yetmez. Muhakkak ufkun ötesini de görmesi ve bilmesi gereklidir.” diyordu. Atatürk, yakın ve uzak çevresi ile ilgisini daima canlı tutardı. Bir gün demişti ki, “Ben askerim. Cihan Savaşı’nda bir ordunun başında idim. Türkiye’de diğer ordular ve onların kumandanları vardı. Ben yalnız kendi ordumla değil, öteki ordularla da meşgul oluyordum. Bir gün, Erzurum Cephesi’ndeki hareketlere ait bir mesele üzerinde durduğum sırada, yaverim dedi ki: 
-Niçin size ait olmayan meselelerle uğraşıyorsunuz?
Cevap verdim:
-Ben bütün orduların durumunu bilmezsem, kendi ordumu nasıl sevk ve idare edebilirim.
Atatürk’ün ileri görüşlülüğüne en çarpıcı örnek, 1932’de Amerikalı General Mac Arthur’la yaptığı görüşmede, 1939’da çıkacak ve 1945 yılına kadar devam edecek olan İkinci Dünya Savaşı’nı ve sonuçlarının nasıl olacağını ifade etmesidir.
7-İYİ KALPLİLİĞİ
Atatürk, yüreği sonsuz iyilik ile dolu bir ruh yüceliğine sahipti. Kendisine en fazla kötülük edenlere dahi barışmaya her zaman hazırdı. Bir gün:
-“Ben onları affederim, çünkü kalbim vardır; onlar beni affetmezler, çünkü kalpsizdirler.” demişti. 
8-AÇIK SÖZLÜLÜĞÜ
Atatürk, her konuda doğruyu söylemekten ve konuşmaktan yana olan bir önderdi. Bu konuda şöyle demektedir:”Ben düşündüklerimi, sevdiklerime olduğu gibi söylerim. Aynı zamanda gereği olmayan bir sırrı kalbinde taşıyacak güçte olmayan bir adamım. Çünkü ben, bir halk adamıyım. Ben, düşündüklerimi daima halkın önünde söylemeliyim. Yanlışım varsa halk beni uyarır.”
Atatürk açık sözlülüğün yararlarını da şöyle anlatır:
“Her şey açık söylendiği zaman halkın zihni çalışır durumda bulunacak, iyi şeyleri yapacak ve ulusun zararına olan şeyleri kabul etmeyecek...”

 

9-İNSAN VE MİLLET SEVGİSİ
Atatürk’ün özelliklerinden biri de insan sevgisidir. Bu sevgi sadece kendi milletini sevmeyi, diğer milletleri hor görmeyi gerektiren bir sevgi değil, aksine tüm milletleri sevmeyi ve onlara saygı duymayı gerektiren asil bir duygu idi. Bu anlayış iledir ki,”Yurtta barış, dünyada barış”ilkesi ile bütün insanlığın barış ve huzur içinde yaşamasını istemektir.
Her önder, milletini sever, onu yükseltmeyi amaç edinir. Ancak, Atatürk kadar milletine tutkun önder az bulunur. Atatürk’ün, milletine olan sevgisi ve güveni sonsuzdu.”Benim için en büyük ödül, milletin en ufak beğenme ve değer vermesidir” diyordu.
10-YERSİZ ACIMA GÜCÜNÜ KONTROL
Atatürk’ün, cumhuriyeti kurmada ve inkılâpları gerçekleştirmede, bu özelliğin önemi büyüktür. Türkiye Cumhuriyetinin bütünlüğüne, Türk milletinin bağımsızlığına ve inkılâplara zarar vermeye çalışanlara karşı, en sert tepkileri göstermekten kaçınmazdı.
11-MANTIKLILIĞI 
Atatürk’ün en önemli yönlerinden biri de,her işinde mantık kurallarının dışına çıkmaması, her sorunun çözümünde mantık kurallarına göre hareket etmesidir. Atatürk’ün gerçekleştirdiği bütün eserlerin temelinde mantık ve akılcılık vardır. Atatürk,”Akıl ve mantığın çözümleyemeyeceği mesele yoktur.”diyerek bunu vurgulamıştır. 
Atatürk,”Bizim akıl, mantık zekâ ile hareket etmek en belirgin özelliğimizdir.Bütün hayatımızı dolduran olaylar bu gerçeğin delildirler.”diyerek, Türkiye Cumhuriyeti’nin meydana getirilmesinde,akıl ve mantığın nasıl kullanıldığını dile getirmişti.
12-ÇOK CEPHELİLİĞİ
Atatürk’ün değişik alanlarda gerçekleştirdiği inkılâplar, Onun çok cepheli bir önder olduğunun en açık kanıtıdır. Atatürk, vatan kurtarıcı,teşkilâtçı insan ve büyük bir komutandı.Usta siyasetçi,örnek inkılâpçı idi.Hem düşünce adamı,hem hareket adamı idi.Milletine yepyeni ufuklar açan insandı.Bu özelliklerin hepsi Atatürk’te toplanıyordu.
Atatürk,askerlikten sanata,hukuktan eğitime,tarihten dil konusuna kadar her alanda düşünmüş,yeni fikirler üretmiş ve topluma yeni hedefler göstermiştir.
13-EĞİTİMCİLİĞİ
Atatürk,eğitim ve öğretim işlerini,her şeyin üstünde tutmuş ve Milli Eğitim Bakanı olmak istediğini söylemek gereğinde duymuştur.Atatürk’e göre,Osmanlı Devletinin çöküşünde en önemli neden,milli eğitim eksikliği idi.Bu nedenle yeni devlet,eğitime önem vermeliydi. Eğitimin,millet hayatındaki önemini Atatürk,şöyle belirtiyordu:”Eğitimdir ki,bir milleti ya özgür,bağımsız, şanlı,yüksek bir toplum olarak yaşatır yada milleti esarete ve sefalete sürükler."
14-YÖNETİCİLİĞİ
Atatürk’ün önemli kişisel özelliklerinden biri de üstün bir yönetici olmasıdır.Atatürk bu konuda”Verdiğiniz emrin yapılmasından emin olmak istiyorsanız,ta en son gerçekleşme ucuna kadar kendiniz onun başında bulunmalısınız.”diyerek,yöneticilik konusundaki başarısının sırrını açıklamıştır.
Askerlik hayatında üstün bir komutan olan Atatürk,devlet kuruculuğu ve yöneticiliğinde de üstünlüğünü sürdürüp,örnek bir devlet adamı olmuştur.Anılarında,onun devlet,ülke ve millet sorunlarıyla daha öğrencilik yıllarında ilgilendiğini görmekteyiz.Gerçekleştirdiği işlere ve inkılâplara baktığımızda,onun üstün bir örgütleyici ve yönetici olduğunu görmekteyiz.
15-SANAT SEVERLİLİĞİ
“Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuştur”diyen Atatürk,milletlerin oluşmasında ve yücelmesinde sanatın büyük etkisi olduğu inancındaydı.Türk sanatına yön veren büyük kuruluşların temelleride Atatürk döneminde atılmıştır.
Askerlik hayatında üstün bir komuta olan Atatürk,”Hepiniz millet vekili olabilirsiniz,bakan olabilirsiniz;hatta cumhurbaşkanı olabilirsiniz,fakat sanatkâr olamazsınız”diyerek sanatçının gücünü ve toplumun sanatçıya vereceği değeri açıkça ifade etmiştir.
16-REHBERLİĞİ
19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan Mustafa Kemal,Türk milletinin bu en zor günlerinde,rehber olarak izlenmesi gereken yolu gösteriyordu:”Türk’ün onuru ve yetenekleri yüksektir,büyüktür.Böyle bir ulusun,tutsak yaşamaktansa yok olması daha iyidir.Öyleyse,ya bağımsızlık ya ölüm!”Türk milleti,Atatürk’ün rehberliğinde,kısa zamanda düşmana karşı örgütlenerek,verdiği mücadelede sonunda bağımsızlığına kavuştu.
Atatürk, söylediği sözlerle ve koyduğu ilkelerle, günümüzde de rehber olmaya devam etmektedir.
17-GURURA YER VERMEMESİ
Büyük işler başarmış, inkılâplar gerçekleştirmiş olan Atatürk, hiçbir zaman gurura kapılmamıştır. Atatürk’ün “ben yaptım, ben kazandım”,gibi kendini öven sözler kullandığı görülmemiştir. Aksine, gerçekleştirdiklerinin hepsini millete mal edip,”Türk milleti başardı”demiştir. Başarılarından kendine pay çıkarmayışını şu sözleriyle dile getirmiştir:”Vatanın kurtuluşu, kazanılan zaferler, Türk ordusu ile Türk milletinin gösterdiği kahramanlık ve fedakârlıklar eseridir.
18-ÜMİTSİZLİĞE YER VERMEMESİ
Atatürk, başarılarda gururu yenmek, felâketlerde umutsuzluğa direnmek gereğini inanırdı. Yeni Türk alfabesinin ilk şekillerini hazırlayan komisyon, yeni harfler için en aşağı beş yıllık bir geçiş süresi düşünmüştü. Atatürk ise, bu geçiş için üç aylık bir süreyi yeterli buluyordu. Konuştuğu komisyon üyesi, üç aylık süreyi duyunca dona kalmıştı. Atatürk, konuşmasına şöyle devam eder:”Ya üç ayda tatbik ederiz, yahut hiç tatbik edemeyiz.”Atatürk’ün belirttiği gibi, üç ayda yeni harflerin kullanılmasına geçildi ve kısa zamanda da başarı sağlandı.
Atatürk, başarılı olmasının sırlarını şöyle açıklıyordu:”Ben,bir işte nasıl muvaffak olacağımı düşünmem.O işe neler engel olur diye düşünürüm.Engelleri kaldırdım mı,iş kendi kendine yürür.
19-METOTLU ÇALIŞMASI
Atatürk’ün en büyük özelliklerinden biri de,her şeyin sırasını,zamanını çok iyi bilmesi ve metotlu çalışması idi.Atatürk, 1927 yılında verdiği büyük Nutuk’ta,metotlu çalışma konusunda uyguladığı yöntemi şöyle özetler:
“...Uygulamayı birtakım evrelere ayırmak ve olaylardan yararlanarak milletin duygu ve düşünceleri üzerinde işlemek ve adım adım ilerleyerek amaca ulaşmayı çalışmak.”
20-TÜRK’ÜN ÖZ VASIFLARINI, BÜTÜNLÜKLE VE EN GERÇEK ÖLÇÜLER İÇERİSİNDE İLK DEFA ORTAYA KOYAN TÜRK BÜYÜĞÜ OLUŞU
Atatürk,Kurtuluş savaşını başlatırken,Türklük duygusu yada bilinci,yok denecek kadar zayıftı.Türk milletinin öz vasıfları unutulmuş durumdaydı.Atatürk,bu konuyla ilgili olarak şöyle demektedir:”Asla şüphem yoktur ki,Türklüğün unutulmuş büyük medeni vasfı ve medeni kabiliyeti,bundan sonra ilerlemesiyle geleceğin yüksek medeniyet ufkunda,yeni bir güneş gibi doğacaktır.”Atatürk,bu sözleriyle Türk’ün geçmişte sahip olduğu üstün niteliklerini ifade etmiştir.

 

bottom of page